içinde

Kürtlerin İslamiyete geçişi ve Arap egemenligi altinda Kurdistan

Büyütmek için resme tıklayınız!

Birini ikna edip dinini kolay kolay değiştiremezsiniz. Bunun ne olduğunu Amerika’da yaşadığım 1 yıl içerisinde iyi deneyimledim ve anladım. Uzun yıllar ve sistematik çalışma sonucunda, çok zor olur bu. Bunu ancak Afrika’lı kutsal kitapları olmayan, dini inançları yok denecek kadar az olan toplumlarda, çok yönlü desteklenmiş misyonerlik faaliyetleri sonucunda bir miktar Hristiyanlığı yaymada başardılar. Hadi gelin siz şimdi bu samimi Hristiyan olmuş, Hristiyanlığa sıkı sıkı bağlı olan Afrikalı kardeşlerimizi müslüman yapın!!! Ya da samimi Hristiyan Avrupalıları müslüman yapın göreyim ben! Yapamazsınız, ikna edemezsiniz! Ancak bugün kendilerinin türk olduğuna, atalarının çekik gözlü moğol tipli insanlar olduğuna inandırılmış devşirmelerin nesli, toplumsal hafızalarını kaybedip, 100 yıllık devlet projesi, yalan tarih vs delillerle inanır, müslümanız derler! Ama bunların müslümanlıklarına bakın laiktirler, davranışları, ahlak anlayışları hala avrupaidir… Kürtler gibi koyu dindar değildirler…

Bundan başka bir de istisnaen insanlar arayış içine girip bir dinden diğerine geçer. Kural olarak dini sorgulayan insanlar çizgiyi aşarlarsa başka dine geçmezler, dinsiz olurlar.

Büyütmek için resme tıklayınız!

PEKİ NASIL OLDU DA KÜRTLER, İNSANLAR KİTLELER HALİNDE MÜSLÜMAN OLDULAR?

İnsanlar sırf savaş kaybettiler diye, başlarında savaşın kazanan tarafının dininden yönetici var diye birden bire ve kitleler halinde din değiştirmezler. Mesela, Amerika Irak’ı yerle bir etti. Irak yenildi. Irak’ı Amerikalılar yönetti. Iraklılar, “İyi ya madem bunlar böyle üstün, bizi yendiler, ne güzel kazanıp ülkemizi işgal ettiler. Biz de bunların dinine geçelim, hristiyan olalım!” mı dediler? 

İnsanların kitleler halinde nasıl müslüman olduklarını anlamak için Suriye’de islam devleti kurmaya çalışan el-Kaide’nin yaptıklarına bakın. Kör bıçakla çoluk çocuk boğazlanırken çıkan ses, karınıza kızınıza tecavüz bu müslümanlara helal kılınmış, mallarınız, varlığınız herşeyiniz ganimet kılınmış… Kelleler kesilip bu insan kellelerinden tepecikler oluşturulmuş. Kan oluk oluk akıyor, her yer kan kırmızı! Kafirsiniz diye malınız, canınız, ırzınız helal kılınmış; binlerce insana bu zulüm yapılıyor; siz her kelle kesilişinde fışkıran kanı görüyor, gırtlaktan çıkan o hırıltıyı, her tecavüz vakasında kadınlarınızın çığlıklarını duyuyorsunuz… Komşunuza, çocuklarınıza yapıyorlar bunu… Müslüman oldum deyip kurtulur musunuz kurtulmaz mısınız? Ailenize, çoluk çocuğunuza “Aman ha, siz müslümansınız! Kelime-i şehadet şu, şöyle şöyle davranın!” der misiniz demez misiniz? Bir kuşak geçtikten sonra, doğuştan müslüman olan nesiller artar mı artmaz mı? Sonrasında zamanla o toplum müslüman olur mu olmaz mı?

Ancak sizlerden bahseden bir ayet meali verip tarihçi Ekrem Cemil Paşa yazısına geçmek istiyorum: “Gözleri vardır görmezler; kulakları vardır işitmezler!” (Rênas)

————————————————————–

İslam halifesi Ömer İbn-i Hattab, Hicret’in 15. Yılında (637) Said İbn-i Ebû Vakkas komutasında büyük bir orduyu Sasani İmparatorluğu üzerine gönderdi. Kadisiye ve Nihavend Savaşlarında Sasani ordusu yenilgiye uğradı ve Sasani İmparatorluğu yıkıldı.


Sasani İmparatorluğu’nun güneydoğusunda yaşayan Farslar, Arab’a karşı en ufak bir savunmada bulunmadılar ve köşeye çekildiler. İmparatorluğun omurgasını oluşturan Kürtler ise kolayca teslim olmadılar. Otuz yıl boyunca sürekli mücadele ederek kanlı savaşlar yaptılar. Kürt direnişi, Kürtlerin bağımsızlığı ve özgürlükleri adına yaptıkları mücadele, yerel ve küçük ölçekli de olsa üç yüz yıl, yani Abbasi saltanatının ortalarına kadar devam etti.

Sasani İmparatorluğu sınırları içindeki en çetin savaş, Şehrêzor ve Pawe dolaylarında cereyan etti. Halife Ömer, Hicret’in 18. yılında (640) Kürdistan üzerine yeniden iki ordu gönderdi. Birinci orduya İmam Hasan Hezikai Yamani ve Kasım İbn-i Abbas Abdulmuttalip kumanda ediyordu. Bu ordu Kirmanşah,Hemedan,Rê ve Mazindiran taraflarını; ikinci ordu ise Abdullah İbn-i Ömer ve Ebu Ubeyde Ensari komutasında Şehrêzor ve Pawe dolaylarını ele geçirmekle görevlendirilmişti.

Her iki Arap ordusu Kürdistan’a vardığında, Kürt savaşçılarıyla aralarında birçok savaş meydana geldi. Başlangıçta Kürtler Araplar’a baskın geldi. Şehrêzor Savaşı’nda Arap başkomutanı öldü. Fakat daha sonra Kürtler her tarafta bozguna uğradılar. Araplar kesin zaferi sağlayınca Kürtler’e karşı oldukça insafsız davrandılar. Kürtlerin Zerdeşti olmaları Araplar için iyi bir bahane olmuştu. Kürdün canı,malı,ırzı ve namusu Araplar için helal sayılıyordu. Halk katledildi; şehirler, kasabalar, köyler yakıldı; mallar yağma edildi. Kadınlar, kızlar ve çocuklar da binek ve kasaplık hayvan sürüleri gibi talan edildiler.
XXXXXBu olayların en korkuncu,en utanç vericisi Şehrêzor ve özellikle Pawe şehri civarında yaşandı. Arap komutanı Abdullah İbn-i Ömer, Pawe havalisinde büyük binalar inşa ettirerek esir edilen Kürt kadın ve kızların binlercesini bu binalara yerleştirdi. Muaz İbn-i Cemel’in önderliği ve gözetimi altında Müslüman Araplar bu binalarda Kürt kadın ve kızlarına tecavüz ettiler. Bu Arap rezilliği yıllarca sürdü. Arapların henüz İslamiyet’in ilk yıllarında bu ölçüde alçakça gerçekleştirdikleri tecavüzlerin ürünü olan çocuklar Pawe civarında bugün bile mevcuttur. Kan içici Hülagu ve Timurlenk gibi canavarlar katliamlar yaptılar,ocaklar söndürdüler,masum kanı döktüler ama onlar bile bu ölçüde iğrenç ırz ve namus düşmanlığı yapmadılar.

Kürdistan’ı işgal eden Arapların zulmü yüzyıllarca sürdü. Kılıçtan kurtulanların, İslamiyet’i kabul etmelerine rağmen, yüz yıldan fazla bir süre Kürtçe,Farsça ve diğer dillerde konuşmaları yasaklandı. Arapça’dan başka bir dil konuşmak yasaklandı. Kürdü Arap yapmak için her türlü zulüm,her türlü hile ve yöntem geçerliydi. Şehrêzor, Kirmanşah, Medain ve Hemedan gibi büyük şehirlerin kütüphanelerindeki,hazine ve definelerden daha değerli, yedi bin yıllık eski bir medeniyeti bağrında barındıran paha biçilmez kitap ve eserler Medine’den gelen emir gereğince yakıldı,kül edildi.

Eski tarih kitaplarında ve özellikle Arap kaynaklarında bu vahşetler, bu alçaklık ve rezillikler hakkında geniş bilgi bulunmaktadır. Ancak eskiden olduğu gibi bugün de Arap meddahlığını yapan memleketlerde basılan ve yayınlanan kitap, dergi vs. yayın organlarında yukarıda sözünü ettiğimiz yüzkarası gerçeklerden bahsetmek yasaktır. Bunun içindir ki 1400 yıldır mazlum Kürt Milleti hakkında din adına, İslamiyet adına reva görülen zulümden halkın çoğunluğu haberdar değildir. Hatta tarih kitaplarını yazan ve kendilerine “bilim adamı” süsü veren birçok zevat bile, yukarıda kısaca söz ettiğimiz yürekler acısı olaylar hakkında bilgi sahibi değildirler. Ekrem Cemil Pasa
—————————————————————————–
Kur’an’da “Müşrikleri gördüğünüz yerde öldürün” emri veren ayetler:
Hiçbir yorum ve ekleme yapmadan “gördüğünüz yerde müşrikleri öldürün” ile alakalı emir veren ayetlerden birkaçı aşağıdadadır:
Bakara Suresi 191.Ayet:Onları nerede yakalarsanız öldürün.Sizi çıkardıkları yerden (Mekke’den) sizde onları çıkarın. Zulüm ve baskı adam öldürmekten daha ağırdır. Yanlız, Mescid-i Haram yanında, onlar sizinle savaşmadıkça sizde onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa (sizde onlarla savaşın) onları öldürün. Kafirlerin cezası böyledir.”

Nisa Suresi 89.Ayet:
“Arzu ettiler ki kendileri küfre saptıkları gibi sizde sapasınız beraber olasınız. Bu sebeple onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün.Onlardan ne bir dost edinin ne de bir yardımcı.”

Nisa 91.Ayet:
“Hem sizden hem de kendi toplumlarından emin olmak isteyen başkalarını da bulacaksınız. Bunlar her ne zaman fitneye götürülseler ona baş aşağı dalarlar (daldırılırlar). Eğer sizden uzak durmaz, sulh teklif etmez ve ellerini çekmezlerse onları yakalayın, rastladığınız yerde öldürün. İşte onlar üzerine sizin için apaçık yetki verdik.”

Tevbe 5.Ayet:Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin. Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse artık yollarını serbest bırakın. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.”

Ne düşünüyorsun?

Yazar diwun

Kurd Tarihi

Hatti Ülkesi halkına niçin Hitit denmiştir?