içinde

Araştırma: Anksiyete bozukluğunun altında iki farklı gen kümesi var

Japonya’nın Kyoto Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, dünyada 280 milyondan fazla kişiyi etkileyen anksiyete (kaygı) bozukluklarının genetik temellerine ilişkin yeni ayrıntılar keşfedildi. Anksiyete bozukluğunun beyindeki iki gen kümesi ile ilişkisini ortaya çıkaran araştırma, sosyal fobi veya panik atak gibi kaygı durumlarının altta yatan sebepleri hakkında yeni bulgulara erişilmesini sağlayabilir.

Anksiyete bozukluğu, dünyada en yaygın zihin sağlığı sorunlarından biri. Geçmişte yapılan araştırmalarda kaygının genetik temellerinin de olabileceği ortaya çıkarılmış, anksiyete bozukluğunun bir alt türünü yaşayan kişilerin genellikle bir diğer alt türe de sahip olması ortak bir genetik temel olarak yorumlanmıştı.

GEN İFADESİNİ (EKSPRESYONU) İNCELEDİLER

Ancak anksiyete bozukluğu ile ilişkili beyin devreleri tespit edilmiş olsa da, bu durumun gen ifadesi (genlerde kodlanmış bilginin protein gibi işlevsel moleküllerin sentezlenmesinde kullanılması) ile ilişkisi bilinmiyordu. Kyoto Üniversitesi’nden iki araştırmacı ise bu bağlantıyı ortaya çıkarmak için gerçekleştirdikleri araştırmada, beyinde ifade edilen iki gen kümesini teşhis etti.

Allen Beyin Atlası’ndan 200 veriyi inceleyen araştırmacılar, kaygı bozukluğu, sosyal kaygı bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk ve panik bozukluk gibi dört alt türle bağlantılı genlerin, geçmişte MR görüntüleri ile tespit edilen ve bu bozukluklar dolayısıyla faaliyet artışı görülen beyin devreleri ile ilişkisini inceledi. İstatistiksel testler sonucunda, bu kaygı durum bozuklukları ile bağlantılı iki ayrı gen kümesi bulundu.

NÖROFİZYOLOJİDEKİ ‘İKİLİK’ PEKİŞTİ

Bu kümelerden birinin glutamaterjik reseptör sinyalleri, diğerinin ise seratonin ve dopamini harekete geçiren sinyallerle ilgili olduğu saptandı. Bu bulgunun kaygı durum bozukluklarının nörofizyolojisindeki ikiliğin altını çizdiği belirtilirken, iki gen kümesinin beynin birbirinden farklı bölgelerindeki gen ağları ve hücre türleri ile bağlantılı olduğu saptandı.

Bu gen kümelerinin beynin gelişme sürecinin farklı safhalarındaki ifadesini de inceleyen araştırmacılar, ters orantılı bir ifade tespit etti. Buna göre, kümelerden biri çocukluğun son evrelerinde ve yetişkinlik çağında, diğeri ise doğum öncesinde ve erken çocuklukta ifade ediliyor. Araştırmacılar, farklı ansksiyete bozuklukları ile bağlantılı farklı gen kümelerinin ortaya çıkarılmasının, gelecekte kaygı tedavisinde ilerleme sağlanmasının önünü açacağını belirtti. (DIŞ HABERLER)

Ne düşünüyorsun?

Yazar diwun

Tulumtaş Mağarası’na akademisyenlerden ziyaret

Andoid telefonlara zararlı uygulamalar