içinde

Plastikler Nasıl Denizlere Ulaşır?

Plastikler günümüzde her alanda karşılaşacağımız kilit bir hammaddedir. Genişleyen kullanım alanı ağıyla atık yönetiminde sorunlar yaşanmaktadır. Plastiğin sahip olduğu yapısı itibariyle çözünürlüğü yok denecek kadar az. Dolayısıyla üzerinde yaşadığımız dünyada sonu belirsiz etkilere açıktır. Peki kullandığımız plastikler nasıl denizlere ulaşıyor? Deniz ve okyanuslarda görülen plastik kaynakları neler olduğunu bu yazımda irdeleyeceğim.

Plastikler ve Bileşimi

Plastikler; tarım, gıda, tekstil, ulaşım, inşaat, elektronik, otomobil gibi sektörlerin ayrılmaz bir parçası oldu. Bu kapsamda hacimleri ve türleri aynı oranda değişti. Dolayısıyla plastik kirliliğinin kaynağı ülkeler, sektörler ve ürünler arasında dağılımında karmaşıklaşmasıyla ticaret düzenlenmesini zorlaştırıyor. Küresel plastik toplamının %80’i  polivinil klorür (PVC), polietilen (PE), polipropilen (PP), polistiren (PS) ve polietilen tereftalat (PET) gibi petrokimyasal plastiklerden oluşmaktadır.

Denizlerdeki Plastik Kaynakları

Denizlerdeki plastiğin kaynağı genellikle bölgeler ve sosyoekonomik gruplar arasında eşit dağılmamıştır. 5 mm’den büyük plastikler olan makroplastikler deniz kirliliğinin 4/5’i kara yönlü kaynaklanırken kalanı nakliye/balıkçılık (kayıp veya terk edilmiş av araçları) kaynaklıdır.

5 mm’den küçük olan plastik parçacıkları mikroplastikler olarak adlandırılmaktadır. Mikroplastiklerin 2 önemli kaynağı vardır. İlki sentetik kıyafetlerin yıkanmasıyla oluşan lifler ve sentetik kauçuk lastiklerin aşınmasıyla mikroplastiklerdir. Sentetik lastikler birincil mikroplastiğin 2/3’nü oluşturmaktadır. Diğer bir kaynak ise koşu ayakkabısı ve suni şehir çimlerinin oluşturduğu şehir tozudur. Ayrıca plastik mikroboncuklar içeren kişisel bakım ürünleri (diş macunu, cilt temizleme jelleri, peeling maddesi eksfoliant gibi) okyanuslardaki %1-2 sine katkı sağlamaktadır.

Denizden çıkarılan çöpün %60 ila %90’ı plastiktir. Bu plastiğin kaynağı ise;

  • içecek şişeleri- şişe kapakları,
  • alışveriş poşetleri,
  • yiyecek ambalajları- streç filmler, pipetler, alışveriş poşetleri gibi tek kullanım tüketim ürünlerinden kaynaklanan atıklardır. Kopan ya da kaybolan olta takımları av araçları da başka önemli plastik çöpleridir. Her yıl 10-20 ton arasında plastiklerin okyanuslara birçok sebeple sızdığı tahmin edilmektedir.  Dünya üzerinde bireylerin yılda ortaya 50 kg atık ürettiği hesaplandı.
Plastiklerin Parçalanması

Plastikler okyanusun karanlık, soğuk suyunda yavaş şekilde parçalanarak yüzlerce yıl kalabilmektedir. Parça boyutları 5 cm’nin altında birincil mikroplastiklerden 5 mm’nin altındaki parçacıklara ise ikincil mikroplastiklere dönüşebilmektedir. Sentetik lif veya lif parçacıkları, mikro baloncuklar nehirlerden kıyılara devamında okyanuslara aktığından birincil mikroplastikler yıllık deniz kirliliğinin dörtte birinin oluşturmaktadır.

Geleneksel petrol bazlı plastiklerin ana sınırlaması, uzun süre abiyotik faktörler altında parçalanmaları ve biyobozunma sürecinde mikroorganizmalar (biyotik faktörler) tarafından tamamen ayrışıp asimile edilememeleridir. Plastiğin bozulmadaki dayanımı, ışık, UV radyasyonu, deniz suyu ve dalgalarda parçalanmasıyla mikroskobik boyutlara dönüşmesi ve tamamen yok olmaması atık yönetimini daha da karmaşık hale dönüştürüyor.

Plastik lif ve baloncuklar mercan resiflerini tıkayabilmektedir. Mikroplastikler denizlerin zooplankton (mikroskobik canlılar) birincil tüketiciler tarafından besin ağına girer.  Devamında balık, balina, deniz kuşları tarafından yutulmasına, kabuklu deniz canlıları tarafından süzüp üzerlerinde birikmesine sebep olur. Hatta Arktik Deniz Buzullarında hapsolmaktadır.  Böyle devam ederse 2050 yılına okyanuslarda balıklardan daha fazla (ağırlık olarak) plastik içerebileceğini hesapladılar.

Mikroplastikler Nerelerde Bulunur?

Son yıllardaki çalışmalarda şişelenmiş sularda, musluk sularında, deniz ürünlerinde ve sofra tuzlarında dahi mikroplastiklerin varlığı kanıtlanmıştır. Plastiklerin 10nm’den daha küçük mikroskobik parçacıklara ayrıldığı ortaya çıktı. Bu nanoplastikler hücre duvarlarından geçebilir gözüktüğünden belirsiz ekolojik ve sağlık sorunlarına sebep olabileceği görünüyor. Hatta son bilimsel çalışmalarda, insan plasentasında, kanda, akciğer dokusunda  gibi birçok bölgede tespit edildi.

Her gün karton bardakta sıcak içecek içen kişi her bardakta 500 parça mikroplastik aldığı, 1 haftanın sonunda 1 kredi kartı boyutunda plastiğin vücuduna girdiği hesaplandı. Plastik kirliliğin deniz ekosistemlerinde biyolojik çeşitlilik kaybından ve dolayısıyla gıda arzına, ısınan deniz sularına kadar sebep olabilmekte. Tırmanan krizin büyük ölçüdeki yönetimin başarısızlığından kaynaklanmaktadır. İnsanoğlunun hayatlarında hiç göremedikleri okyanuslara bilmeden zarar vermesi sonucunda bu zararın kendine döndüğünün farkında bile değil.

Plastik Atıkların Yaşı ve Menşei

Plastiğin üretimi ve tüketimi nispeten düşük çevre standartlarına sahip ülkelerde hızla artmaktadır. Özellikle Asya’daki bazı ülkelerden oldukça yüksek deniz kirliliklerine sebep olabilmektedir. Toplanan atıklardaki menşei araştırmasında %34 Japonya, %32 Çin, %10 Kore Yarımadası, %7 ABD’ye ait ortaya çıktı. Büyük Pasifik Çöp Yaması’ndaki yani 7. kıta olan plastik yığınında ise plastiklerin %75-86 arasında balıkçılık faaliyetlerinden kaynaklandığını ortaya koyuyor. Bu da gösteriyor ki okyanuslarımızı doğru yapılmayan balıkçılık faaliyetleri, nehir ve denizlerimizi tek kullanımlık plastikler tehdit etmektedir.

Tarihte tespit edilen en eski plastik parça 1966 tarihli bir şamandıradır. Tüketici ürünlerinden ise 1930’da satışa sunulan Scotch Tape adında banttır. İkinci Dünya Savaşı’nda piyasaya sürülen naylon çoraplar. paraşütler. Devamında diş fırçaları, plastik saklama kapları. Özellikle 1950-1980 yıllarında çanta, oyuncak, 2000’lere gelindiğinde elektronik aygıtlar, havacılık, otomotiv, inşaat gibi pek çok sektöre yayıldı. Dünya yaşına göre karşılaştırıldığında plastik atıklar yayılışı çok yenidir. Ancak kısacık ortaya çıkış serüvenindeki dağılımına bakıldığında Mariana Çukurunda bile atıkların bulunması bunun en önemli göstergesi.

Plastik Atık Yönetimi

Atık yönetiminde yaşanan en önemli zorluklar düzenleyici kurallarda yaşanan boşluklar, devlet veya firmaların sorumluluklarından kaçmalarıdır. Ülkelerin geri dönüştürülebilirliği olan plastik atıklarının denizaşırı ülkelere göndererek ekolojik sorumluluk maliyetlerini oldukça düşürmektedir. Son elli yılda yapılan uluslararası anlaşmalar tanker atıklarının açık denizlere boşaltılması, petrol sızıntısı gibi okyanuslara yönelik bazı tehditleri azaltmaya yaramıştır. Ancak plastiğin doğada çözünmemesi, kolay şekil alabilirliği dolayısıyla mikroplastiklere dönüşebilme eğilimi ve toksisitesi gibi özelliklerinden dolayı yönetimi de zorlaşmaktadır.

The Ocean Cleanup Projesi

Okyanuslardaki plastik kirliliği azaltmak için 18 yaşındaki girişimci tarafından 2013 yılında THE OCEAN CLEANUP kuruldu. Plastik atıkların sadece okyanuslardan değil okyanuslara varmadan evvel nehir ağızlarında yakalamayı hedefleyen teknolojiler geliştirmektedir. Dünyadaki 1000 nehri gözlemleyen kurum 5 yıl içinde makro plastiklerin okyanuslara girmesini engellemeyi amaçlıyor. 2040 yılına kadar okyanustaki plastik çöplüğünü %90’ini azaltmayı hedeflemektedir.

Geliştirdikleri yapay zeka teknolojisiyle plastik yoğunluğunu ve türünü (400 den fazla plastik türü) belirledi. Geleneksel (trol) yöntemler ve uçakla taramaların çok maliyetli olmasına karşın yapay zeka izlemeyle ayrıntılı haritalamalar geliştirdi.  Gemilere takılan kameralar ile uzaktan algılamayı kullanan daha otomatik  ve etkili bir süreç gerçekleştirmektedir. Ayrıca elde edilen fotoğraflar coğrafi etiketlidir. Bu, her fotoğrafın benzersiz GPS koordinatlarına sahip olduğu anlamına gelmektedir. System 03 projelerine geçmeye hazırlanan ekip bir öncekilerden 10 kat daha etkili sistemlere ulaşacaklar.

Okyanuslardaki çöp yığınlarının yalnızca nehirlere müdahale edilerek temizlenemeyeceğini açıktır. Dünya okyanuslarını plastikten arındırmada balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliğinin potansiyeli yüksektir.

Plastiğe duyulan eğitim böyle devam ederse okyanuslara giden plastik miktarı 2010’dan 2025’e iki katına çıkacak. 2010’da yaklaşık 8 milyon metrik tondan 2015’te 9 milyona ve 2025’te 16 milyona yükselecek. Unutmamak gerekir ki; atmosferdeki oksijenin yaklaşık  %70’i denizlerdeki alglerin yaptığı fotosentezden gelmektedir. Aldığımız üç nefesten ikisinin denizlerimize borçlu olduğumuz ortak yaşamda gelecek sağlıklı nesiller için denizlerimizi korumalıyız.

Kaynakça
  • theoceancleanup.com
  • link.springer.com
  • Urbanek, A. K., Rymowicz W., Mironczuk A. M. Degradation of plastics and plastic-degrading bacteria in cold marine habitats, (2018). Applied Microbiology and Biotechnology, Volume 102, Pages 7669-7678
  • Dauvergne P. Why is the global governance of plastic faiiling the oceans? (2018). Global Environmental Change Volume 51, Pages 22-31
  • www.ntv.com.tr
  • www.turmepa.org.tr
  • unsplash.com

Ne düşünüyorsun?

Yazar

Türk Bilim İnsanları Diz Protezi Ameliyatını Geciktirmeyi Başardı

Toyota’dan Basketbolcu Robot