içinde

Mesele Motor Üret(e)memek mi?

Mesele Motor Üret(e)memek mi?

Özellikle sayfamızda paylaştığımız yerli ve milli zırhlı araçlarımıza yöneltilen ”100% yerli mi, motoru yerli mi?” soruları yüzünden bu yazıyı yazmak istedim. Bu tip yorumları sadece bizim sayfamızda değil, diğer savunma sanayii ve mühendislik sayfalarında da görebiliyoruz. Bunu sormaktan bıkmayan bir kitle olduğu gibi bu sorulardan bıkan bir kitle de bulunmakta ve bu iki kitle sürekli karşı karşıya gelmekte. Yanlış bir düşünce var; “Motorunu yerli üretemeyeceksek, yerli olmaz. Her şeyini yerli yapmayacaksak o zaman hiç yapmayalım.” bu konuda gelen yorumların çoğu genelde sistematik bir mantık çerçevesinde değil de bu şekilde tepkisel oluyor.

Yerli ve Milli Nedir ?

Öncelikle daha önce sayfamızda yer verdiğimiz yerli ve milli kavramlarına tekrar değinerek başlayalım. Yerli nedir, milli nedir ?
Uluslarası fikir haklarına sahip olmasanız dahi, ürünü yurt içinde üretiyorsanız yerlidir. Bunu kimin ürettiği önemli değildir. Tasarımını veya ürünün hiçbir parçasını siz üretmeseniz dahi, ürünün uluslararası fikir hakları size aitse o ürün millidir. Milli bir ürün her zaman 100% yerli olmayabilir. 100% yerli ve milli diyebilmek için yukarıdaki şartların tamamının birlikte sağlanması gerekir.

Yerlilik ve millilik vurgusunun sadece savunma alanında değil, diğer tüm alanlarda da gündemde olması arzumuzdur. Bunun nihai sonucu; Türkiye’nin her alanda güçlü olması, kendine yetebilmesi demektir. Bu ürünleri ortaya koyarken ve bu yolda ilerlerken yerli teknoloji altyapılarımızın geliştirilmesinin de milli gücümüzün anahtarı olacağına inanıyoruz. Bu konuda, stratejik ülke ve şirketlerle teknoloji transferi üretim bölgeleri oluşturulması vs. kaçınılmaz bir durumdur. Bir aracı yapıyorsan her şeyini kendin yapman mümkün değildir, bunun dünyada da örneği yok denecek kadar az. Bu konuda dünyadan bir örnek vermek gerekirse;

Görsel.1.İsveç Gripen, Brezilya Gripen Uçakları Alt Sistemleri ve Üreticileri

Yerli ve milli teknolojiler üretmeden Türkiye’nin muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkması mümkün değil fakat bu oranın arttırılması için sabır gerekiyor, toplumun önce yapılan mevcut işlere inanması lazım. Şu sözü de hatırlatmak isteriz;

”Bilim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her ulus kişisinin kafasına koyacağız. Bilim ve fen için kayıt ve şart yoktur.”
Mustafa Kemal ATATÜRK 27.10.1922

‘Yerli ve Milli’ konusuna değindikten sonra konuyu daha fazla dağıtmadan motor meselesine geri dönelim.

Türk Mühendisleri Yüzde 100 Türk Yapımı Motor Üretemiyor mu?

Algan1923 misyon sayfamızda  Türk mühendislerinden birinin 1950’lerde Almanya’da püskürtmeli motor konusunda uzmanlaşarak Türkiye’de ilk yerli motoru ürettiğini paylaşmıştık. O Türk mühendisi Erbakan’dı ve Pancar Motor’la başlayan çalışmalar Türkiye’nin ilk yerli motorunun üretilmesine kadar giden bir sürecin başlangıcı oldu. Sonrasını da hepimiz biliyoruz, üretilen Devrim otomobili.. O zaman yapılan lobiler, Türkiye’nin bir otomobil devi olmasının önünde en büyük engel olarak kayıtlara geçti.

Yani sorunun cevabı çok net. Türk mühendisleri daha bundan 58 yıl önce Türk motoru için üretime başladı. Fakat Devrim’in motorunun durdu(ruldu)ğu gün, Türkiye, dünyaya motor üreten bir ülke olma fırsatını elinden kaçırdı. Bu konu hakkında daha sonrasında Necmettin ERBAKAN; ”Mesele, Türkiye’nin şeftali yerine, motor üretmek istemesiydi..” demişti.

O günden bugüne yaşananlara bakılırsa, dünya otomotiv endüstrisi çok güçlü bir teknolojik dönüşümden geçti. Motor endüstrisi her geçen gün kendini yeniledi, bir çok motor türü ortaya çıktı. Günümüzde elektrik ve hybrid motorlar ön plana çıktı. Türkiye ise son 56 yıl içerisinde herhangi bir motor üretmiş, motor konusunda uzmanlaşmış, herhangi bir savunma sanayii aracında kendi ürettiği motoru kullanabilmiş bir ülke değil.

Erbakan’ın geliştirilmesinde pay sahibi olduğu teknolojiyi Alman devleri bugün bütün dünyaya Alman otomobil markaları etiketiyle satıyor. Türkiye’de ise ürettiği motorların sağlamlık konusunda kanıtlanmış ününe rağmen Pancar Motor, çeşitli kavgalar ve anlaşmazlıklarla çalışamaz hale gelmiş durumda. Yani Almanya orada, Türkiye bu noktada. Pancar Motor örneği kesinlikle Türk mühendislik yeteneğinin küçümsenmemesi gerektiğinin, fakat bir markaya ve belli bir üretim ölçek büyüklüğüne ulaşmadan bir dünya markası olunamayacağının çok basit bir örneği. Ayrıca siyaset cephesinden destek gelmedikçe Türkiye’de mühendislik dehasının sanayi devi olmaya yetemediğinin acı bir örneği de diyebiliriz.

Dünyada Neler Oluyor ?

Dünyadaki dev otomotiv üreticilerinin hepsi sanılanın aksine kendi motorlarını kendi üreten ülkeler, firmalar değil. Daha ucuz işgücü, daha ucuz maliyet, daha kaliteli ve ucuz hammadde neredeyse herkes rotayı oraya çeviriyor. Ayrıca hiçbir zaman da, motoru başka ülkelerde üretildiği için marka, sahibi olan ülkenin elinden gitmiyor veya motorun üretildiği ülke adıyla anılmıyor.

Basit bir örnek vermek gerekirse;  günümüz otomotiv devlerinden birkaçının üreticisi Kore. Koreliler, Hyundai Motor’u 1967 yılında kurdu. Adı her ne kadar Hyundai Motor olsa da aslında motoru Japon yapımı olan bu araçlar için 1968 yılında Ford lisansı alındı. 1974 yılında Ford lisansıyla üretilen Pony modeli piyasaya sürüldü. 1985 yılında 900 bin adet üretim kapasiteli Excel fabrikası açıldı. 1991 yılında Alfa motoru üretildi. 1967-1991, yani 24 yıl… Fakat Hyundai’nin Japonları zengin ettiği bu 24 yılda kimse Hyundai’nin Japon markası olduğunu düşünmedi, bu şekilde kendi ürünlerini küçümsemedi. Bugün Hyundai, yani kurulduktan 51 yıl sonra, dünyanın en değerli firmaları arasında gösteriliyor.  Hyundai bunu nasıl yaptı? 10 mühendisini Ford fabrikalarına gönderdi. Otobüs, kamyonet ve arabaları parçalayıp yeniden monte ettiler. 1975’te 2 milyon dolar olan yıllık araştırma geliştirme harcamaları 1994’te, yani otomobilin motorunu kendileri üretmeye başladıklarında 500 milyon doları aşmıştı. Kore işte böyle yaptı…

Artık global ekonomide hiçbir marka, tüm malzemelerini kendisi üretmiyor. Ne Nike, ayakkabılarını Çin’de ürettirdiği için Amerikan Nike firması olma imajını kaybediyor, ne de i-Phone ekranlarını Samsung’a ürettireceğini açıkladığı için..

Mustafa Kemal Atatürk’ün Harp Sanayii Hakkında Söylediği Sözlerden Önemli İki Kesit;

• Harp sanayii tesisatımızı, daha ziyade gelişmesi ve genişlemesi için alınan önlemlere devam edilmeli ve endüstrileşme mesaimizde de ordu ihtiyacı ayrıca göz önünde tutulmalıdır. 1937, T.B.M.M.

• Bundan sonrası için, bütün uçaklarımızın ve motorlarının memleketimizde yapılması ve hava harp sanayimizin de, bu esasa göre geliştirilmesi gerekir. Hava kuvvetlerinin kazandığı önemi göz önünde tutarak, bu çalışmayı plânlaştırmak ve bu konuyu lâyık olduğu önemle milletin nazarında canlı tutmak gerekir. 1937, T.B.M.M.

Görsel.2.”Türklerin zeka ve tekniğine hayran kaldım.”

İşte her şey o hayret ile başladı zaten. Bunları nasıl durdurabiliriz diyip giriştiler işe , hala da devam ediyor. “Bilinçli olarak algı operasyonları yapılıyor. 1970’lerde ‘Sizin kafanız basmaz, siz Türkler bu işleri beceremezsiniz, bizden alın.’ diyen zihniyet, bugün bizi dolandırmanın başka yolunu buldu. O da ‘Gelin beraber yapalım.’ Gelin beraber yapalım hikayeleriyle başlayan süreç sonunda 5-6 yılın ardından en başa döndüğünüzü görüyorsunuz. ”

Şimdilerde motor geliştirme çalışmalarımız devam ediyor, peki bundan kaç kişinin haberi var ? Ya da bu çalışmalar insanımız tarafından veya medya tarafından ne kadar gerekli desteği görüyor ? Sayfamızda paylaştığımız bu gelişmelerde yorumlarda gördüğümüz hep bir küçümseme var.

Neler Yapıyoruz?

TÜMOSAN, Türk mühendisinin ve Türk sanayisinin gücünü, yeni tasarımı dizel motoru ile göstererek geliştirme çalışmalarına devam ediyor. TÜBİTAK desteğiyle 2012 yılında başlatılan “Yeni Nesil Dizel Motor Geliştirilmesi” projesi çerçevesinde 155 beygirden, 1000 beygir gücüne kadar olacak olan ailenin ilk iki üyesi; 4 silindirli 4,5 litre ve 6 silindirli 6,8 litre motorlarının ateşlemesi TÜMOSAN Konya Fabrikası’nda gerçekleştirilmişti. Test, validasyon ve kalibrasyon süreci devam eden bu motorların yanında seri üretim hazırlıklarını da sürdüren TÜMOSAN, sıralı 5,2 ve 7,8 litre motor modellerinin tasarımına kendi bünyesindeki Türk mühendisleri ile devam etmektedir. Geliştirilen bu motorlar yerli ve milli kara araçlarımız da kullanabilecek. Hali hazırda FNSS’in 8×8 araç ailesinde kullanılmak üzere görüşmelere devam ediliyor.

Altay tankı için motorun stratejik önemi gözetilerek kurulan BMC POWER tarafından geliştirilen, 600 beygirlik motor, ağır vasıta ticari araçlar ve çeşitli zırhlı araçlarda da kullanılabilecek olan yerli ve milli motorun ilk prototipi tamamlanarak ön testi yapıldı. Sırada bu motorla edilinilen birikimle daha yüksek güç üreten tank motorunun geliştirilmesi var.

7 Şubat 2017’de imzalanan Turboşaft Motor Geliştirme Projesi (TMGP) ile TEI insansız hava aracımız ANKA ve taarruz helikopterimiz ATAK için en önemli bileşenlerinden başlayarak motor sistemlerinin de yerlileştirilmesi ve bu projelerin yerlilik oranlarını arttırmak için çalışıyor. Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) Alt Sistemler Daire’si koordinasyonunda yürütülen projede  bir yandan ülkemizde gaz türbinli motor tasarım, geliştirme ve test altyapıları oluşturulurken, diğer yandan da Özgün Helikopter’e entegre edilebilecek, 1400 hp gücünde, tip sertifikası alınmış özgün ve milli motor, TEI tarafından geliştirilecek. Tasarlanacak motorun ileride geliştirilecek türevleri, ATAK ve HÜRKUŞ gibi diğer milli platformlara güç verebilecektir. Ayrıca bu motorun çekirdek teknolojisi “Milli Eğitim/Savaş Uçağı – TF-X” için ihtiyaç duyulan motor için de temel oluşturacak.

PD155 Projesi’nde ANKA’nın mevcut motoruna eşdeğer bir motor geliştirildi, ANKA bu motorla ilk uçuşunu şubat ayında gerçekleştirdi. Uçuş testlerine devam ediliyor. Motorun kalifikasyon ve sivil sertifikasyonu 2018 yılı içerisinde tamamlanması öngörülüyor. Proje kapsamında Türkiye ilk defa EASA CS-E temelinde Uçuşa Elverişlilik Sertifikasyonu ve EASA Part 21 temelinde Tasarım Organizasyonu Yeterlilik Onayı alacak.

Devrim arabalarının mühendislerinin hem bu dünyada hem de ötesinde başları dik, onların açtığı yolda ilerleyen genç mühendisler artık başarılarının sahipsiz kalmasına izin vermiyor. Türk mühendisleri ay gibi kendini her gün yeniliyor. Türk mühendisleri güneş gibi varlığıyla milletine ışık oluyor, geleceğine sahip çıkıyor. Türk mühendislerinin alnında cumhuriyetin istikbalini aydınlatan ışık parıldıyor. Babam her zaman şöyle der; “Mili ve yerli düşünmek; tarihi geçmişini dikkate alarak geleceğe kendi bilgi ve birikiminle sen olarak gitmektir.” Yerli ve milli düşünmek, yerli ve milli üretmek… Bu toplum insanının zeka ve becerisi en zor günlerde bile hem yerde hem gökte kendini ispatladı. Sadece sizi engellemelerine izin vermeyin, inanın ve çalışın. Bu yolda bizlere çok görev düşüyor bizlere verilen imkanların da bir sadakası olmalı. Mühendis olarak bu ülkenin gelişmesi ve kalkınması için daha çok çalışmalı, vatanın bekası için birlik olup üzerimize düşen vazifeyi yapmalıyız! Herkese mutlu pazarlar dilerim.

Ne düşünüyorsun?

Yazar

Şeffaf Güneş Hücreleri

Elimiz Aslında Bir Kimlik Mi?